Kayıtlar

Ağustos, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

seçmek iki yolu da tıkamak

hayatımda hep zoru yaşadım ve seçtim. ağır olan şeyleri ben taşıyayım dedim babama mesela. koşmak için emeklemeyi seçtim. ben göreyim sadece doğruları başka kimse görmesin istedim. zor gelen şeyler olduğu kadar kolayları da var hayatta. mesela, ben şimdi önüme çıkan herkesi incitip yorulmadan bir günü tamamlayıp üstüne sade bir soda içebilirim, göbeğimi ovalayıp utanmadan haberdekileri kınayabilirim. çünkü kolay şeyler bunlar, çok kolay. kolaylık da yorabilir insanı tabii. kolaylık demek, kısa yolda volta attıktan sonra sıkılmak demek. yola hiç girmek istememek demek. yorulduğum ilk anı hatırladım da. tam anlamıyla yorulmuştum o gün. kardeşimin sesini bile takmamıştım, durup beklemiştim sadece. hatırlamak, puzzle parçalarını birleştirip eksik parçanın yerini görmek gibi. bulup yerleştirsen bile bir köşede kalıp solacak gibi. solan şeyin tamamlayıcı olması da mümkün. pespaye yalanlar varken yaşantımda bunları söylemek hiç de uğraştırıcı değil. kolay diye tanımlayabiliriz yani. kolayları...

öyle bir gidiş

haklılık edasıyla çıkılan her yolda                                                                                                                           grilerden yapılmış bir yürüyüş vardır tabana kuvvet dedim ben de   sağ ayağımın yanık izini unutmayı çok istedim tonlarca birikmiş çöp karşıladı beni  fısıldaşmalar kaynaştı kulağıma gizli sohbetlere denk geldim bir adam bir kadına diyordu ki  “bak, sana çöpler çarşısından bulduğum en güzel ölümsüzlüğü getirdim. topraklar dolusu kendimi getirdim.” kadından sonrasını hatırlamıyorum  köşebaşında yarı uyanık olan köpekler karşıki pencereye konan güvercinler ama bembeyaz olanları öyle beyazdır ki onlar gözl...