seçmek iki yolu da tıkamak
hayatımda hep zoru yaşadım ve seçtim. ağır olan şeyleri ben taşıyayım dedim babama mesela. koşmak için emeklemeyi seçtim. ben göreyim sadece doğruları başka kimse görmesin istedim. zor gelen şeyler olduğu kadar kolayları da var hayatta. mesela, ben şimdi önüme çıkan herkesi incitip yorulmadan bir günü tamamlayıp üstüne sade bir soda içebilirim, göbeğimi ovalayıp utanmadan haberdekileri kınayabilirim. çünkü kolay şeyler bunlar, çok kolay. kolaylık da yorabilir insanı tabii. kolaylık demek, kısa yolda volta attıktan sonra sıkılmak demek. yola hiç girmek istememek demek. yorulduğum ilk anı hatırladım da. tam anlamıyla yorulmuştum o gün. kardeşimin sesini bile takmamıştım, durup beklemiştim sadece. hatırlamak, puzzle parçalarını birleştirip eksik parçanın yerini görmek gibi. bulup yerleştirsen bile bir köşede kalıp solacak gibi. solan şeyin tamamlayıcı olması da mümkün. pespaye yalanlar varken yaşantımda bunları söylemek hiç de uğraştırıcı değil. kolay diye tanımlayabiliriz yani. kolayları...