anımsamak ve etrafım

çarpıyor ellerim boşlukta birbirine
kenetlemeyi onları bir rüya gibi izliyorum
döndükçe dönüyor gözlerim gümrahlığı aratmayan ellerimde
takılmış olduğum hedeflerin acabalığıyla dedim kendime
amaç belki de dünyayı aratmayacak şu gözlerdedir
ayna o keskin duruşunu camından değil benden alır
bu yüzden hala aklımdadır bir gülümseyişi unutmayışım

yağmur damlalarının şehre son sürat indiği
ilk temasta apışıp kalınan
durakta bekleyenlerin sıkıntıyla göğe baktığı
ekmek sırası kimdelerin boy gösterdiği saatlerde
üstü kapanmış suç dosyaları kendilerini olay mahallinde buldular
kuru yaprakların üstüne kimse basmadı sesten mahrum kaldı yer ve insan

yol karşımdaydı gidebilmem için bilmem kaç fırsat sunuldu bana
yeri geldi ayakkabı bağcıkları zincir oldu
ama biraz da bilmediğim yerlerdeki ağlayışlardır bunun nedeni
çözülmüş düğümler ve yanan iplikler gibi
kendimi aramak ve kaybetmek arasında
bir fark göremiyorum

zihnini labirente dönüştüren ve seni en ortasına yerleştiren
hatırlamamak eylemi
bu da kendime sözüm olsun artık tüm labirentlerden kaçacağım
gözlerimde bile yer ettirmeyeceğim onları
üstü silinmiş kağıttaki izlerdir hatırlamamak
dokunuş ardından hissetmek ne sağlayabilir ki
bana şimdilik tek kalan parmaklarımın gamsızlığı
ve vuzuhsuzluk.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

seçmek iki yolu da tıkamak

tamamlanamayacak bir parça

eski, canım neredeyiz