geçmiş için geleceği, gelecek için geçmişi

sesleri kesmeyi dilerdim
her daim kendi yörüngemde yankılanan
kallavi boşluklarda bile yayılan
benimse duymak için eskiyecek olan bir gençliğim var
tanyerinin sabahla vuslatına az kalmışken
açtım gözlerimi ve geç kalmaya yemin ettim
bakışlarım, henüz şairin namlusundan hallice
zamanla ittifakta olmak bu saatlerde üstüme farzdır
uyuyakalmak buna dahil değildir
çünkü bir uyku bir pişmanlığa denk gelir bazen
seninse tüm ısrarların haklı
yeter ki, yarın içinde bir sen ol
ve işte kapansın gözlerim

şimdi üzerime aldığım tüm sorumluluklar
boş, sabit bir şekilde bekleyen geleceğe itaat eder
ama denk gelişler vardır geleceği hazır eden
ve bazı gelecekler vardır ki geçmişi değerli gösteren
yeni milatlar başlasın ömrümde / mayıs gibi
ardından ekim ve şubat

bulunduğum yer, mekan ve zaman ilişkisi
üçüncü gözden ibaret
başka seslere kulağımı tıkamalı ve dinlemeliyim kendimi
ancak sesler değil miydi zaten kesmek için kendimi yok saydığım
beni bekleyen hep yere düşenlerin uğultusu
sen uğultuya bir melodi bahşeder misin?

kapanmamış bir parantezim şimdilik
iç çekmelerden yarım kalan kelimeler var çokça
sakil betimlemeler ve avamca hatalar var üstelik
yine de bir yerlerin altını çizmiş olmalıyım
kalem biter
kalem düşer
el bükülür

aynı yumrukta sıkılan parmaklar olmak.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

seçmek iki yolu da tıkamak

tamamlanamayacak bir parça

eski, canım neredeyiz